Hayvan sevgisi doğuştan gelen bir dürtü mü, sonradan kazanılıyor mu bilmiyorum. Ben doğduğum günden beri hayvanları gerçekten çok seviyorum. Şu var ki, hiçbir hayvan evde bizim yaşam şeklimize adapte edilmemeli görüşündeyim. Evimizin dışında onlar için güvenli bir ortam oluşturmak boynumuzun borcu çünkü onların doğal yaşam alanlarını talan edip, beton binalar dikiyoruz. Karşılığında onlara ne veriyoruz? İtilip kakılıyorlar, kovalanıyorlar, arabalarımız can güvenliklerini tehdit ediyor. Bizim onlardan korktuğumuzdan daha çok onlar bizlerden korkuyor. Rodos da işte o gariban hayvanlardan biriydi. Sokakta bulduğumuzda, tek başına, muhtemelen yetim kalmış ve korku içindeydi. Onu evimize aldık ve yaklaşık dört ay boyunca harika bir gelişim sergiledi.

Rodos'un tırnaklarını hiç kesmedik, dışarıdaki hayata uyum sağlaması için onu güçlendirdik cesaretlendirdik. Korunaklı bir sitede oturuyoruz ve apartmanların kediler için oldukça elverişli bahçeleri var. Bu yüzden Rodos'u rahatlıkla bahçedeki doğal yaşam alanına alıştırabildik. İlk günler biraz sıkıntılı olsa da, ağaçlara özgürce tırmanıp yerde eşelenmenin tadını aldıktan sonra hayatın tadına varmış gibiydi.




Kediler sıcak ortamı seven hayvanlar ve onlar için kara kış ölümcül olabiliyor. Özellikle yavrular için yoğun kar yağışı büyük bir sorun. Biz de kedilerimiz için neler yapabileceğimizi düşündük. İlk aklımıza gelen kediler için bir barınak yapmak oldu. Ama sonra böyle bir hizmeti devletten bekleyebilir miyiz diye düşündük... Öncelikle sizin de böyle bir şey yapmaya niyetiniz varsa vakit kaybetmeden yapmanız gerekeni söylemiş olalım, bağlı olduğunuz ilçe belediyesine en kısa sürede ulaşın. Belediyeler bu konuda özellikle son yıllarda çok yardımcı oluyorlar. Biz bağlı olduğumuz Üsküdar Belediyesi'ne başvuruda bulunduk. Belediyenin bu konuda hazırladığı oldukça kullanışlı bir başvuru ekranı var.


Peki ya kedilerimizin yeni evi gelene kadar kar yağarsa? Hava şartları kötüleşirse? Belediye yetiştiremedi diye hayvancıkları yüz üstü mü bırakacağız? Elbette ki hayır. Her şeyi devletten beklememek lazım. Sırf kediler değil, köpekler için de yapabileceğiniz çok şeyler var. Tek ihtiyacınız olan, kollarınızı sıvamak!
Onların birkaç günlük fırtına boyunca soğuktan korunmasını ve hayatta kalmasını sağlayacak olan minik yuvalar yapabilir, kapınızın önüne ya da evinizin yakınlarındaki parklara koyabilirsiniz. HaykodepTv Hayvan Koruma Departmanı’nın hazırladığı videoda, sokak hayvanları için rüzgar ve soğuktan koruyan barınak kutuları yapmanın pratik yolları anlatılıyor. İşte sokak hayvanları için 5 adımda barınak hazırlamanın yolları:
1. Gerekli malzemeleri toplayın
En yakın nalbura koşun! En az 3 tane izocam foamboard, orta boyda karton kutu, güçlendirilmiş bant, koli bandı, falçata alın. Evde cetvel ve türevi bir şey yoksa, onu da bir kırtasiyeden alabilirsiniz.
2. Kutuyu katlayın ve bir kenara kaldırın
3. Kutunun ölçülerini alın, elinizdeki foamborad’ları kesmeye başlayın
4. Parçaları kutunun üzerine koli bandıyla yapıştırın
5. Kenarlardan güçlendirilmiş bantla geçin
Sokak hayvanları için su ve soğuk geçirmeyen barınağınız böylece hazır!
Peki ya kuşlar? Kuşlar da sert kış aylarında baharı göremeden ölebiliyorlar. Neden? Evleri olan ağaçları kesip apartmanlar diktiğimiz için. Kesilen her ağaç başına onlara bir ev vermek sizin borcunuz. En azından oturduğunuz apartmanın bir zamanlar üstünde yükseldiği arazide bulunan ağaçların bedelini ödemek sizin sorumluluğunuz. Bugün kartondan ya da ahşaptan yapılmış minik kuş evlerini bulmak çok kolay. Evde yapmakla uğraşmanıza bile gerek yok. Alın bir kaç tane kuş evi, evinizin etrafındaki ağaçlara ya da güvenlikli bölgelere asın. Elbet bir sığınan olacaktır.

Bu sadece bir sorumluluk değil. Bir miras. Osmanlı İmparatorluğu'ndan bize kalan tek şey mehter marşı değil. Hemen hemen bütün Osmanlı mimarisi eserlerinin gizli bir köşesinde belki de hiç fark etmediğiniz özenle yapılmış, şaheser niteliğinde kuş evlerini görebilirsiniz. Büyük bir düşüncenin en güzel örneklerinden olan bu kuş evleri, atalarımızdan bize kalan en değerli miraslardan biri. Onların gösterdiği bu zerafeti devam ettirmek görevimizse, ne duruyorsunuz o zaman?



