13.7 C
New York kenti
Çarşamba, Mayıs 7, 2025

Buy now

Altay Dağları’ndan Tuna Nehri’ne

‘Türk Tarihinin Dağları, Gölleri ve Nehirleri’ kitabı Türklerin tarihinde önem arz eden Orhun Irmağı, Baykal Gölü, Altay Dağları, Aral Gölü, Kafkas Dağları, Hazar Denizi, Tuna ve Sakarya Nehri gibi dağ, göl ve nehirlerin izini sürüyor.

OKAN YEŞİLOT/KitapSanat

Türk Tarihinin Dağları, Gölleri ve Nehirleri’nde kadim Türk yurdu Ötüken’den Tuna Nehri’ne kadar Türklerin tarihi coğrafyasında yer alan dağları, gölleri ve nehirleri ele alınıyor. Kitabın ilk bölümünde Türklerin kültür ve medeniyetinin şekillenmesinde rol oynayan coğrafya tanıtılıyor. Devamında ise Orhun Irmağı ve Ötüken, Sarı Irmak, Selenge Nehri, Baykal Gölü,
Tanrı Dağları, Isık Göl, Altay Dağları, Talas Nehri, Hira Dağı, Yenisey Nehri, İrtiş Nehri, Tobol Nehri, Aral Gölü, Sır Derya, Ceyhun Nehri, İdil Nehri, Hayber Geçidi ve Hindukuş Dağları, Zayenderud Nehri, Kafkas Dağları, Hazar Denizi, Aras Nehri, Derbent, Kuban, Nil Nehri, Meriç Nehri, Tuna Nehri ve Sakarya Nehri alanının uzmanları tarafından inceleniyor.
Tarih boyunca Asya’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada birçok devlet kuran Türkler, bu bölgelerde siyasi, askeri, kültürel ve toplumsal izler bırakarak dünya medeniyetine önemli katkılar sağlar. Sibirya, Mançurya, Moğolistan, Kuzey Çin, Gansu, Doğu Türkistan, Tibet, Kuzey Hindistan, Afganistan,
Batı Türkistan, Kafkasya, İran, Anadolu, Balkanlar, Karadeniz’in kuzeyi, Doğu Avrupa, Arap Yarımadası ve Kuzey Afrika gibi farklı iklimlere ve coğrafi koşullara sahip bölgelerde kurulan Türk devletlerinde, bu geniş coğrafyada yer alan dağlar, göller ve nehirler gibi doğal coğrafi unsurlar belirleyici rol oynar. Dağlar, göller ve nehirler Türklerin konar-göçer ya da yerleşik hayat tarzını benimsemesinde, kervan yollarının belirlenmesinde, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin şekillenmesinde, askeri yapılarının oluşmasında etkili olurken devletlerin merkezlerinin nerede kurulacağını ve sınırlarının ne denli genişleyebileceğini de gösterir.
Türklerin kadim serüveni yalnızca siyasi ve askeri başarılarla değil, aynı zamanda bu coğrafyayla kurdukları tarihi ilişkiyle de alakalıdır. Coğrafyanın doğal unsurları;
dağlar, göller ve nehirler Türklerin yaşam biçimini, askeri harekâtını, toplumsal yapısını ve kültürel gelişimini doğrudan etkiler, Türk tarihine hem kültürel hem de coğrafi zenginlik kazandırır. Türkler, tarih sahnesine çıktıkları ilk dönemlerden itibaren güçlü teşkilatları, zor
coğrafi şartlara rağmen dayanıklı yaşam tarzları, sayısız askeri başarıları ve toplumların kaderine yön veren kültürel gelişmeleri sayesinde oldukça geniş bir coğrafyaya yayılmayı başarır. Türklerin Türkistan coğrafyasında başlayan kadim tarihi kısa sürede Asya’dan
Avrupa’nın içlerine kadar uzanan geniş bir sahaya uzanır.
Türklerin birbirinden oldukça farklı coğrafyalardaki bu hareketliliği yalnızca askeri fetihlerle
veya akınlarla sınırlı kalmaz, aynı zamanda kalıcı yerleşimlerin, dini ve idari yapıların inşasını da beraberinde getirir. Böylece Türk milleti tarafından kurulan beylikler, devletler ve imparatorluklar hakimiyet kurdukları sahalarda uzun vadeli egemenlikler tesis ederken
bölgenin yerel halklarıyla kültürel, sosyal ve ekonomik ilişkiler içine girer. Bu yönüyle Türkler, yalnızca askeri başarılarla değil, aynı zamanda idari kabiliyetleriyle de birçok farklı etnik unsuru ve kültürel yapıyı bir arada yaşatmayı ve aynı potada eritmeyi başaran topluluklar arasında başat rol oynar.

SON GİRİLEN İÇERİKLER