Nevzat Sayın’ın ‘Nasın Yapmalı’sı mimarlık, yapı, inşa, görsel malzeme üzerinden bir Türkiye okuması. Ayrıca özel ipliğinden kağıdına beni gör, bana dokun, düşün, bende de bir mimari var diyen bir kitap. Düşlemek kadar okumaya, dokunmak kadar izlemeye de imkan veriyor.
Ömer Erdem/KitapSanat
‘Nasıl Yapmalı?’ bir mimar tarafından yazılmış olduğundan dolayı ilkin ‘mimarisi’ ile karşılıyor bizi. Yayınevi ise mimariye tıpkı yazar gibi çok geniş düzlemde fakat inşası mümkün bir olgu olarak yaklaştığını kabul edip yazarla uyuşmuş gözüküyor. Kulaklı dış şömizinden özel iplik dikişine, kağıt tercihinden renk ayrımına, sayfa tasarımından hurufat tercihine kadar beni gör, bana dokun ve düşün diyor kitap. Bende de bir mimari var. Bu bakımdan (Kastamonu Entegre sponsorluğunda) bir proje kitap ‘Nasıl Yapmalı?’, kitabı düşlemek kadar okumaya, dokunmak kadar izlemeye imkan veriyor. Öyleyse ‘Bu kitap neyin nesi?’ başlığıyla açılması bir yerindelik girişi sayılabilir. Nevzat Sayın, Çernişevski’den ödünç aldığı ‘Nasıl Yapmalı?’ adını kendi içinde konumlandırıyor. Türkçe ve İngilizce sayfaların karşılıklı ilerleyişi ‘sorunsallaştırmak, tasarlamak ve yapmak arasında çok sıkı bağları’ temellendiriyor. Ayrıca mimarlığın ‘inşa edilen bir şeyden uzaklaşmasının’ sakıncası sayfalar boyunca hatırlatılıyor. Buradan anlıyoruz ki yazar inşa içinden bir teori ve tasavvura geçmeyi daha değerli buluyor. Mimarın bilgi, tecrübe, hayal gücü, mekan ve malzeme ile kardığı elementler sonuçta yapı denilen bir görüntüde, nesnede, binada somutlaşmadıkça sorun büyüyor. ‘1980’e doğru imar ve inşa işlerinin zıvanadan çıktığı’ hatırda tutulduğunda, ‘nasıl yapılır’ sorusu/ sorunsalı daha bir güncellik kazanıyor.
‘Nasıl yapıldıkları’ meselesini, “Eksik ya da eksilmiş bir nesneyi zihinsel olarak tamamlayabilmek için nasıl yapıldıklarını da bilmem gerektiğini fark ediyordum” cümlesiyle genişletiyor Nevzat Sayın. Bu genişlik, araya yerleştirilen görsel malzemenin geniş zamanıyla da örtüşüyor. Laodikeia Antik Kenti, 2. Mahmud Bendi görüntüsü bu sebepten birbirini takip edebiliyor.
Kavramlar bu bağlamda mimarın yorumuna uğramakta gecikmiyor. Mesela ‘tektonik’ ile inşa etmek arasındaki sızıntı bağdaştırıldıktan sonra toplumsal, siyasal ve kültürel aidiyet ile mimarlık arasında doğrudan bir bağlantı olduğunun altı çiziliyor. Anlatımcı yapı Sayın’ın öncelikli tercihi olarak daha bir önem kazanıyor böylece.
‘Nasıl Yapmalı?’ kısa fakat birbirinden ilginç temel on bir başlıktan kuruluyor. Dikkat çekici başıklardan birisi de ‘İçe bakmak’. “Mimarlık üzerine düşünmek, yapıların içine sinmiş olan düşünceleri bulup çıkararak anlamlandırma çabası gibiydi”
diyor N. Sayın. Bu cümleleri Türk Dil Kurumu, ODTÜ Mimarlık Fakültesi yapılarının içten görünüşleri eşliğinde okuyuyoruz. Kitabın bir anafor gibi çevresinde döndüğü temel mesele ‘inşa etmek’. Bu yüzden ‘inşa edilmiş’ olanları öne getiriyor yazar. Munzur’ın kenarındaki ‘Yer Yapı’ya bakarak inşa edilmişi geçmiş ve şimdi içinde düşünmemizi istiyor.
Mimarlığın bugün karşı karşıya geldiği sınavlardan birisi de ‘dönüştürmek’ olmalı. Yanlış kurulmuş şehirlerin kanser olmuş karakteri bir yana düzgün, yerli yerinde ve estetik hüküm taşıyan yapı ve mekanlar da dahil bu olguya. Bu bağlamda ‘Silahtarağa Termik Santrali’ nin Bilgi Üniversitesi’ ‘dönüştürülmesi’ ilginç ve örneksi bir okuma sunuyor. Çok zengin görsellik içinde yapının içini sökmeye çalışıyor okur. Bir yönüyle de ‘nasıl yapmalı’nın nasıl oldu da yapılabildiye evrilişidir bu. Ayrıca ‘adanmışlık’ vazgeçilmez bir kavramdır Sayın için. İyi işlerin, yapma bilgisinin yanı sıra bir tür adanmışlıkla yapılabileceği düşüncesindedir.
‘Nasıl Yapmalı?’ başlığı taşıyan bir kitap ‘ne yapmamalı?’ diye bir bölüm içeriyorsa bu kendi meselesini ne denli içselleştirdiğini gösterir. Yapıların adeta ‘toplumsal bir suç örgütü’ tarafından ayağa dikildiği bir ülkede, deprem de hatırda tutulduğunda, mimarların kendilerinden yetkinlik istemeleri ve %70’i kaçak kurulmuş şehirlerdeki suç organizasyonlarına ortak olmamayı bir etik meselesi yapmalıdır. ‘Nasıl Yapmalı?’ mimarlık, yapı, inşa, görsel malzeme üzerinden bir Türkiye okuması aynı zamanda.